Pazar, Şubat 25, 2024

DİN, POLİTİKA, İNANÇ...

Aydın ÇUBUKÇU yazdı....

“Taliban bu görüşmeleri Türkiye ile daha rahat yapması lazım, çünkü Türkiye’nin inancıyla alakalı ters bir yanı yok.”

Bu sözler, tartışmacılar mahallesine nurtopu gibi bir konu armağan etti. “Bizim” Müslümanlığımız ile Taliban’ın inancı aynı mıydı? “Anadolu Müslümanlığı” kavramı özellikle muhalif aydınlar ve gazeteciler için tutunacak bir dal oluverdi. 

Malumatfuruşluk sergilemek için epeyce verimli bir alan bu konuda, Emeviler’den Hacı Bektaş’a çapraz ve çatışmalı bir kıyaslama yapılarak Taliban inancının “bizim Müslümanlığımızla” ilişkisi olmadığı anlatılıyor. 

Bu tartışma tümüyle boş ve yararsızdır, üstelik son derece yanlıştır.Yanlıştır, çünkü Taliban’ın inancı denilen şey, alsında bu örgütün politikasıdır! Daha açık söylersek, Taliban’ın tartışmaya açık bir inancı yoktur, bütün uygulamaları politiktir. 

Dinlerin inançlardan temel farkı, bir toplum düzenini amaçlamaları, bir yönetim ve yönetilme ilişkisi kurarak, toplumu buna göre düzenlemeye girişmeleridir. Din ve inancı farklı kılan temel özellik budur; inançların bir devlet teorisi, herkesin uymasını emrettikleri bir toplumsal hayat önerisi yoktur. Dinler, bireylerin nasıl yaşayacaklarına karar verir, en özel hayata müdahale yetkisini elinde tutar. Bu yüzden insanlar helâya girerken hangi ayaklarını önce atacaklarını, yemeği hangi elleriyle yiyeceklerini bilen birilerine sormaya zorlanırlar. Böylece, zincirleme bir bağlanma hiyerarşisi doğar. İnanma, bireysel bir özellik olarak kaldığında din olmaktan çıkar. Taliban ve benzerlerinin (aralarında bir “terslik” olmayan herkesin) temel derdi budur.

Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediğini doğru anlamak ve tartışmak için Müslümanlığın doğrusunu eğrisini değil, aralarında “ters bir yan” olmayan politikaları ele almak gerekir...

Fotoğraf : İrfan Erdoğan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder