Öğretim hayatımda uzun yıllar öğrencilerime bu ülkede ciddi bir kitaplığın bulunmamasının yarattığı sıkıntıları anlatmaya çalışırdım. “Ciddi” derken en azından beş milyondan fazla kitabı olan kitaplıkları kastediyorum. Batılı merkezlerde bu rakam on milyondan başlıyor. Bırakınız ulusal kitaplıkları, Harvard, Yale gibi üniversite kitaplıklarında tüm Türkiye kitaplıklarından fazla kitap var.
Neyse, şimdi internet ortamı durumu tamamen değiştirdi. Eskiden okumak için binlerce km. seyahat etmemiz gereken kaynakları, Google-book, Gallica gibi kanallar sayesinde evimizde bir tıklamayla okuyabiliyoruz.
Tabii bunun dışında bir de Wikipedia mucizesi var! Bugün Washington Post’ta onu anlatan bir yazı çıktı. Dünyada en çok tıklanan beşinci kanalmış! Sadece Ağustos ayında 8 milyar sayfa ziyaret edilmiş! İngiliz Wikipedia’sı 5,2 milyon madde içeriyormuş ve buna her ay da 20 000 madde ekleniyormuş!
Korkunç rakamlar değil mi? Ama diyeceksiniz ki anonim yazarların kaleme aldığı bu maddeler ne derece güvenilir bilgiler veriyor? Aslında orada da müthiş bir rekabet var. Sıkı bir editörlük denetiminde farklı görüşler birbirine ekleniyor ve verilen bilgi zenginleştikçe zenginleşiyor. Nasıl olsa yer sorunu diye bir şey de yok! Üstelik her madde bibliyografik kaynaklar veriyor ve kuşkulu bulduğunuz bilgileri yine aynı ortamda sorgulayıp, doğrulayabiliyorsunuz. İşte herkese açık muazzam bir olanak!
***
İyi de bizde ne değişti? Bakıyorum da Wikipedia ve diğer olanakların en hızla geliştiği son on yılda düşünce ve araştırma hayatımız, aksine, çok gerilere gitti. Bugün “lise mi, imam hatip okulu mu?”, “üniversite mi, medrese mi?”, bunları tartışıyoruz!
Yazıklar olsun!
Türkiye bu kadarına layık değildi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder