Ahmet NESIN…
Bu yaşıma kadar yaşanan bütün darbelerin amacının ne
olduğunu ben ve benim kuşağım çok iyi bilir Ahmet Hakan. Öncelikle şunu gayet
iyi bilmek lazım ki, bir ülke hâlâ darbe anayası ve yasalarıyla yönetiliyorsa,
o ülkede darbe devam ediyor demektir. Türkiye 12 Eylül Anasasıyla, seçim
yasasıyla, partiler yasasıyla, % 10 barajıyla ve YÖK yasasıyla yönetiliyorsa
orada darbe olmadığını söylemek sadece komiklik olur. Darbe dönemlerinin
arasıra yumuşadığını söylemek o ülkelerde darbe olmadığı anlamına gelmez.
Kenan Evren’in cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra Turgut
Özal’ın iktidara geçmesi o ülke yönetiminin darbeden kurtulduğunu değil, sivil
darbenin başladığını anlatır. Turgut Özal’la beraber demokrasiye geçmiş
olsaydık yukarıda saydığım bütün faşist yasaların ortadan kalktığını görmüş
olurduk. Şunu iyi anımsamak gerekir ki, Turgut Özal 12 Eylül darbesi öncesi 24
Ocak kararlarının mucididir ve darbe hükümetinin hem başbakan yardımcısı hem de
ekonomiden sorumlu bakanıdır. Darbe döneminde idam edilen 3 kişinin kararında
imzası vardır.
Kanıtlanmamakla beraber Turgut Özal’ın ölümü, Eşref Bitlis
ve ona benzer bitakım katliamlar ordunun hâlâ ülke siyasetinin içinde olduğunun
ve kendi istemleri doğrultusunda yönettiğinin kanıtıdır.
O dönemlerde yaşadığımız bütün olayları detaylandırmanın çok
fazla bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Sen anımsamakta zorlanıyorsan bile en
azından Kürtler Tansu Çiller ve Kontra harekatıyla birlikte JİTEM’in
Kürdistan’da yaptıklarını avuçlarının içi gibi bilmektedirler. Bunların hepsi
askeri idare sonucudur. Sivil hükümetlerin olduğu ülkelerde ordu bu kadar rahat
faşizan bir şekilde devam edemez. Sivil idareden yüz bulamayan ülkelerde asker
bunları yapamaz, yapıyorsa da o ülkede askeri rejim devam ediyor demektir.
Gelelim Ergenekon olaylarına. Keşke önceki gün beni
suçlamadan önce bu konular hakkında yazdıklarımdan bikaç tanesine göz ataydın.
Ergenekon ve benzeri davalarının içinde onlarca komiklik olduğunu ilk
yazanlardan biriyim. Esasında bu komiklikler bütün Ergenekon sanıklarının
beraatine yaramıştır. O günlerde yazdığım gibi, bugün de aynı iddiadayım.
Ergenekon ve benzeri davalar içinde ciddi darbe girişimi yada girişimleri
vardır, ancak bu davalar darbe girişimleri davasından çok, Erdoğan’a karşı olan
gruplar davasına dönüştüğünden ve derin devletin bir kısmını yargılama davasına
dönüştüğünden beraatle sonuçlanmak zorunda kalınmıştır. Bunun en önemli nedeni,
o zamanlar da sıklıkla yazdığım gibi burjuva partilerinin derin devleti
yargılama olasılıkları ve lüksü yoktur. Çünkü bütün burjuva partileri derin
devleti dolaylı yada direkt destekleyen partilerdir. Bunu en iyi
açıklayanlardan biri Bülent Ecevit’tir. O yüzden içindeki bütün komikliklere
karşın Ergenekon davalarından 5 tane bile suçlu çıkmaması adli bir skandaldır.
Diyelim ki ben yanıldım ve sen haklısın, 28 Şubat darbe
midir, değil midir? Neden bu konuda kimse yargılanmamıştır. Gelelim 27 Nisan
muhtırasına, senin bildiğin tutuklanan kimse var mı? O dönemin subayları daha
sonra hangi görevlerde bulunmuş, biliyor musun?
Gelelim bugüne, daha doğrusu 7 Haziran seçimleri sonrasına
Ahmet Hakan. Çıkan sonuçlar sonrasında Erdoğan tarafından alınan bütün kararlar
askerle bütünleşmiş bir sivil darbe harekatı değil midir? Dünyanın hangi
demokrat ülkesinde yapılan seçim bir parti ve onun eski başkanının istediği bir
şekilde sonuçlanmadı diye yeniden yapılır ve bilgisayardaki seçim programı
değişen saat programına göre ayarlanmaz ve akıl almaz değişik bir sonuç alınır.
Dünyanın hangi demokrat ülkesinde askeri yönetim olmadan
sokağa çıkma yasağı uygulanarak sivillerin yaşadığı binlerce ev tank ve
toplarla yerle bir edilip yüzlerce insan öldürülür. Yada sana şuradan sorayım
Ahmet Hakan, asker Kürdistan’da son katliamı başlatmadan önce neden
yargılanmamak üzere bir dokunulmazlık istemiştir ve bu da kendisine
verilmiştir. Sadece dokunulmazlık da değil, asker Kürdistan’dan ne zaman
çıkacağına kendi karar verme yetkisi istemiştir. Bu süreç öyle bir süreçtir ki,
hükümetin yada Erdoğan’ın söylemiyle değil, askerin istediği zaman bitecek bir
süreçtir.
Son olarak yaşanan darbe girişimine bakalım Ahmet Hakan. Bu
girişimi tek başına Fetullah darbesi olarak okuyorsan sana söyleyecek fazla
bişeyim yok. Ordu içerisinde bu kadar fazla Fetullahçı subay olduğuna inanıyor
yada piyasayı o şekilde kandırmak istiyorsan bu senin bileceğin bir iş. Sana sadece ufak bir tavsiyem
olacak. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış ama emekli edilmemiş birisinin dünya
ve Türkiye askeri tarihinde olup olmadığına bir bak. Bu zat neden emekli
edilmiyor ve şu an bilinen en büyük sorumlu. Ve bu nasıl bir mantıktır ki Kara
Kuvvetleri komutanıyken üstü olduğu bir askerin, yani kendisinden sonraki hava
kuvvetleri komutanın astı oluyor.
Ancak yediğin 2-3 yumruk işe yaramış olmalı ki aniden
Atatürkçü bile oldun. Böylece bunca yıldır bu konularda yazmama karşın benim
bir tweetimi konu alarak ihbar etme görevini sen üslenmişsin. Biz bu ihbarları
çok gördük, hatta ilk gördüğümüz dönemlerde sen kasteciliğe bile başlamamıştın.
Şimdi de pek başladığın söylenemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder