Cumartesi, Ekim 03, 2015

Ortadoğu’da Rus Pençesi...

Ramazan ÖNCEL Ortadoğu´daki kurtlar savaşını yazdı... 
Aslında Kuzey Afrika’dan başlatılıp Orta Doğu’ya taşınan “Arap Baharı’ diye pompalanan bir emperyal projenin (BOP projesi, sonra Genişletilmiş Orta Doğu projesi olmuştur) Orta Doğu’da Mısır Mursi hüsranıyla Ilımlı İslam Projesinin çöküşü tescil edilmiş; bu projenin nihai hedefiyle taçlandırılacağı Suriye´ye yönelik dünyanın dört yanından taşınan caniler sürüsü ve bunların ABD ve AB başta olmak üzere Türkiye, Katar, Suudi Arabistan destekli caniler sürüsünün saldırıları ise (bunlar ÖSO,IŞİD, El Nursa, Fetih Ordusu… Ve diğer selefi caniler sürüsünün hepsi ama hepsi bu emperyal proje ve onun taşeronlarınca piyasaya sürülmüştür) Başer  Esad’ın beklenmedik direnciyle karşılaşmış, muhalefetin istenen başarıyı gösterememesi Suriye Direnişinin kalıcılığının görülmesi sonucu ABD’nin Ortadoğu Politikasının Suriye’de sıkışıp kalmasıyla sonu belirsiz bir sürece evirildiği bir zamanda RUSYA’NIN tarihi hamlesi gelmiştir...
Aslında geçmiş Dünya savaşlarındaki ABD taktiğini bu kez Rusya izlemiş, ABD ve destekçisi batılı güçler ve onların Ortadoğu’daki taşeronlarının başlattığı bu Hormonlu Arap BAHARI, sahadaki bu emperyal güçleri ve karşılık bulmayan “ılımlı İslam” beklentilerinin radikal İslam’la örtüşmesi, gerek moral olarak, gerekse strateji olarak bayağı hırpalamış ve yormuş daha da ötesi Suriye’de çıkmaza sokmuştur.
Bugüne kadar uzaktan Suriye’ye destek sunan Rusya rakiplerinin iyice demoralize olduğu ve yorulduğu bir anda kararlı ve güçlü bir şekilde Ortadoğu’ya müdahale etmiştir. Rus Pençesi Ortadoğu’ya öyle bir vuruş yapmıştır ki, savaş gemileri, savaş uçakları, gelişmiş füzeleri radar sistemleriyle ve askeri birlikleriyle Suriye’ye yerleşmiştir ve bu oyunu ben bozacağım mesajını başta ABD olmak üzere onun taşeronlarında (başta TÜRKİYE yani AKPRTE, Arabistan ve Katar) IŞİD ve  diğer Esad karşıtı ABD beslemeli muhalefet güçlerini bombalayarak, bu konudaki kararlılığını göstermiş bu da emperyal koalisyonda büyük bir şok yaratmıştır.
Rus pençesi derken, Rusya´nın sembolü AYI´DIR, Ayı´nın pençesi ise meşhurdur, vurduğu yerde iz bırakır. Ortadoğu’da artık KARTLAR yeniden karılacaktır. Bu sadece Esad yönetiminin kalıcılığı ile ilgili değil bu aynı zamanda ABD’nin Barzani üzerinden Kürtler üzerine oynadığı oyunun kartlarının da yeniden karılacağını göstermiştir. AB ülkelerinde bunun ilk etkisi Almanya Şansölyesi Merkel’in: “Rusya´sız çözümün Suriye’de olamayacağı mealindeki açıklamalarıdır. Batı cephesinde dahi gedikler açan bir hamledir Rusya’nın Suriye müdahalesi...
ABD Barzani üzerinden hem Türkiye Kürt hareketini baskılarken hem de Suriye’deki Kürtleri baskılayarak kendi çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’daki çıkarları için kullanmaya çalışmaktadır.
Bu Irak’ta netleşmiş, Barış Süreci ile Türkiye’ye HDP üzerinden AKP ile görüşmeler dayatılmış, Suriye’de ise PYD’yi IŞİD ile sıkıştırarak gözdağı verip DAHOK toplantısı ile hem Türkiye ve hem de Suriye Kürtlerine boyun eğdirerek Kobani direnişini bunların ardından destekleyerek Kürtlere ölümü gösterip SITMAYA razı etmiştir.
Ama tüm bunlar “Ilımlı İslam” projesi bağlantılı ABD politikaları idi. Bu politikalar çökünce ABD yönünü Ortadoğu ve Kürtler özerinden Barzani başkanlığında oluşturulacak bir projesine angaje oldu.
İşte böylesi bir dönemde Suriye’de Kürtlere vur IŞİD’E kaç politikası izleyen koalisyon kurup ama IŞİD’E vurma yerine “Eğit DONAT” adı altında dinci caniler silahlandırılarak, IŞİD ve NUSRA’yı silahlandırarak daha da güçlendirdiler.
Rusya Devlet başkanının şu tespiti doğrudur: “Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan Esad ve Kürtlerdir”. İşte ABD kendi askeri yerine savaşçı olarak sahada çarpıştırmak için Kürtleri bir silah olarak kullanmak istiyor, Ortadoğu sahasında. Putin ise bu sözü ile aslında PYD nezdinde bölgedeki tüm Kürtlere mesaj göndermiştir. Putin’in bu yaklaşımı şöyle okunabilir:” Artık sahada ben de varım, ABD’ye mahkum değilsiniz, hem ben ABD gibi ‘tavşana kaç tazıya tut’ politikası izlemiyorum, gelin yeni Suriye’de Esad’ın yanında kurucu olarak siz de olun ve bu Ortadoğu bataklığından kurtulalım”. El altından Rusya’nın Kürtlerle gizli görüşmelere başladığı bilgisi de geliyor bu arada...
Rusya’nın Suriye’ye bu açık müdahalesi karşısında ABD boş durmayacak tabi ki. Hele ABD’nin besleyip büyüttüğü İslamcı caniler sürüsünü IŞİD, NUSRA, ÖSO demeden, ayırt etmeden hepsini vurmaya başlaması ABD ve Batı’nın eteklerini tutuşturdu. Yapılan tüm açıklamalar, sızlanmalar aslında Rusya’nın doğru bir yolda olduğunu gösteriyor. Vay efendim IŞİD’İ değil de ılımlı muhalefeti vuruyormuş Rusya. Ulan beynamazlar, Rusya Suriye devletinin ikili anlaşmalara dayanarak ve Birleşmiş Milletler hukukunu gözeterek Suriye’nin yardım talebini kabul etmiş, kendi parlamentosundan onay alarak Suriye’ye gelmiştir. Yani sen Suriye devletine karşı uluslararası hukuk kurallarını BM kararlarını çiğneyerek dışarıdan getirdiğin caniler sürüsünü yasal muhalefet ayakları ile pazarlayıp BM nezdinde tüm dünyanın tanıdığı bir ülkeyi kendini YASAL savunma hakkına nasıl karşı çıkarsın.
Bu aralar Türkiye ve teslim olmuş bir başkanlık sevdalısının açtığı yolla ABD İncirlik sonrası Diyarbakır askeri hava üssüne de yerleşti. Almanya’dan TIRLARLA büyük bir askeri mühimmat sevkıyatın başlatıldığı ve bölgede hareketliliğin üst noktada olduğu bilgileri de yansıyor.
Rusya’nın Suriye’de açık meydan okumasının yankılarını daha önümüzdeki günlerde de göreceğiz. Savaşı emperyal güçlerin açıktan Suriye üzerinden Ortadoğu’da yürütecekleri netleşmiştir. Bu denklemin içine yavaş yavaş Çin’in de gireceği söylentileri dolaşıyor. Tehlikeli bir gidişat var. Tehlike Dünya emperyalizminin güç savaşına dönüştüreceği bir izlenimi Suriye üzerinden göstermesidir...
Yani ABD Avrupa’dan İncirlik ve Diyarbakır’a niye güç kaydırır, niye İncirlikte binlerce kişinin barınabileceği yapılar yapmaya başlar.
Tabi tüm bunlar Rusya’nın şah çekmesiyle başlayan ve de daha da kızışarak devam edecek yeni bir süreçtir. Rusya için Suriye hayati öneme sahiptir. Yugoslavya parçalanıp, batısındaki eski Sovyet ülkelerini kaybederek batıdan kuşatılmış durumda, Sıcak sulara inme ve Ortadoğu’da söz sahibi olma ya da en azından orda güçlerden biri olmak durumundaydı. Suriye’yi kaybetmesi demek Lazkiye’deki  Tartus limanını kaybetmesi ve Karadeniz’i aşamayan, güneyden de kuşatılarak tamamen soluksuz bırakılan bir ülke durumuna düşecekti.  bir güç olma iddiasını yitirecekti...
Bir tarafta Rusya, Irak, İran, Hizbullah ve Suriye var bu cepheyi geriden destekleyen ÇİN, diğer tarafta ise: ABD, Türkiye, Arabistan, Katar ve AB ülkeleri. İnsanın aklına Dünya savaşlarında ortaya çıkan devletler arası saflaşmaları getiriyor.
Tüm bu çatışmaları besleyen asıl sorun ise iktisadi alanlardaki çekişmeleri de sayarsak bu gidişatın yaratacağı tehlikeleri daha da önemseriz.
ABD bir yandan Çin’in önünü kesmeye çalışırken diğer yandan da Avrupa’ya yeniden yığınak yaparak Rusya’yı sıkıştırmaya çalışıyor.
Türkiye ise Yeni Osmanlıcılık rüyasından uyanmadan tam bir bataklığın içinde debelenen bir zavallılığı sergiliyor. Hala gelişmeleri okumaktan aciz, Hala “Rusya’nın Suriye’de sınırı da yoktur Suriye’ye bu ilgisini anlayamıyorum” diyecek kadar derinlikte bir siyaset anlayışı tarafından yönetiliyor bu ülke. Bir taraftan bir kişinin hırsı için tekrar kirli savaşı başlatırken diğer yandan da toplumu, basına saldırılarla, eleştirenleri fiziki darplarla, ülkenin yarısına yakın Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerleri Özel Güvenlikli Bölge adı altında, bırakın hukuku, insani hiçbir belirtinin olmadığı savaş alanına çevirerek sivil halkı, çocukları vurur arak, terörize ederek, korkuyu egemen kılarak seçim oyunuyla ayakta kalmaya çalışıyor. Suçları o kadar çoğalmış ki iktidarda kalmaksızın ayakta duramayacağını biliyor, kendisini Ortadoğu batağına süren güçler bu bağlamda işlediği suçları aynı zamanda not eden ve uluslararası arenada yargılama kartını kullanan güçler. Sınırdan geçirilen caniler, silahlar, hırsızlıklar her şey biliniyor, bunun için ABD ne isterse yok demeden veren bırakın Ortadoğu’yu Suriye’de bile ciddiye alınmayan ve deliğe süpürülme korkusuyla yaşayan bir ülke yönetimi var ortada. Artık Ortadoğu’da Türkiye ne oyun kuran, ne oyuncu, hatta figüranlık bile çok görülmekte.
ABD Türkiye yönetiminin bu zaaflı yanını o kadar arsızca kullanmaktadir ki Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye çalışırken petrol arzı ile oynayıp, Ukrayna’yı kaşıyıp, sıkıştırarak Türkiye’den kuşatarak Rusya’yı da buna razı edeceğini ya da en azından Libya’daki gibi pasifize ederek hareketsiz kılıp Ortadoğu’da bazı devletleri mezhep ve etnik temelde  parçalara ayırıp kendine yararlı küçük devletçiklerle bunların yanında İsrail güvenliği için görece daha büyük bir devlet yaratma oyunu Rusya’nın satranç tahtasına geri dönüşü ile zora girmiş görünüyor....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder