Salı, Ekim 06, 2015

EMEP bildirgesiyle "HDP’ye oy ver" çağrısı...

Mustafa YALÇINER...
Parlamentoda bulunan partiler bildirgelerini açıkladılar. Bir tek AKP kendisini sona sakladı! Sıkışık: Emeklilere yılda bir ikramiye vadetmeye mecbur kalmış görünüyor! MHP de öyle: O da, bu kez baştan koalisyon kurmaktan kaçmayacağını ilan etti. “Her şeye hayır”cılık kazandırmıyor, anlamış.
CHP özellikle gençlere çağrılar çıkarıyor. Diktatörlük karşıtı söylemini, bu kez, Kürt sorununun çözümüne dair kendi görüşünü muğlak bıraksa bile, “barış ve çözüm” vurgusuyla geliştirmiş.
HDP Bildirgesi, beklendiği gibi, barış ve demokratikleşme talebi/vaadi üzerine kurulu. Tabii ki yerinde. Bildirge’de, işçi ve emekçilerin bir dizi acil talebi de, benzer taleplerin bir bölümünü dile getiren CHP Bildirgesi’nden daha ileriden savunuluyor.
Ancak, hem bildirgeler ve seçimler her şey demek değil ve partiler seçimlere, o güne kadar savunup uygulayageldikleri politika ve pratikleri temelinde, bildirgelerini de buna uygun hazırlayarak katılıyorlar. Hem de bir partinin bir diğerinin bildirgesini ve ona zemin olan programı, politikaları ve pratiğini esası bakımından benimsemesi olanaksız. Bunun için ya ayrı parti olarak örgütlenmemiş olmak ya da asgari müştereklerde anlaşan birden fazla partinin ortak bir seçim bildirgesi hazırlamamış olması, yani ayrı partilerin ittifak kurması gerek.
EMEP, bu seçimlere, HDP de dahil herhangi bir partiyle ittifak kurarak katılmıyor. Herhangi bir partinin seçim bildirgesi, EMEP’in programı bir yana politika ve görüşlerini yansıtmıyor. Örneğin EMEP, HDP’nin seçim bildirgesiyle, bir ajitasyon değeri taşısa bile, daha adından -büyük insanlık- başlayarak fikir ayrılığı içinde. İnsanlık “parçalanmış” haldedir ve etnik ayrımlar kapitalizm koşullarında giderilebilse bile, insanlığı baştan ayağa bölen emek-sermaye ekseni emek iktidar olup kapitalizm tasfiye edilmeden giderilebilir değildir. Dolayısıyla bir “mutabakat”la Kürt sorununun belirli bir çözümü elde edilebilse ve “toplumsal barış”a ulaşılabilse bile, sınıfsız topluma kadar hiçbir mutabakata dayalı olarak sınıflar arası barış sağlanamayacağı gibi, sağlanması çabası da savunulamaz!
HDP Bildirgesi, üstelik, bir asgari müşterekler metni değil, ama halkın belirli taleplerine ideoloji yüklenmiş bir metin. “Demokratik ulus”, “radikal demokrasi”, “parlamenter sistemin demokratikleştirilmesi”, “ademimerkeziyetçilik” ve “yerelcilik”, Türkiye’nin bütünü için önerilen “demokratik özerklik” ya da “öz yönetim”, tekelci kapitalizm ve tekellerle büyük toprak sahiplerinin egemenliği koşullarında “işçi-emekçi öz yönetimi”... türünden formüllerle bir dizi politik talebin ideolojik içeriğiyle tanımlandığı bir metin. EMEP’in böyle bir metni benimsemesi olanaksız. Benzerini 7 Haziran’da benimsemeyip, “Oylar HDP’ye” çağrısıyla katıldığı seçimde de, EMEP kendi ayrı bildirgesini çıkarmak zorunda kalmıştı. Bu nedenle, HDP-EMEP birlikteliği ve EMEP’in seçimde HDP’ye verdiği desteğinin HDP Bildirgesi ve bu bildirgede dile getirilen görüşler dolayısıyla olmadığı açık.
Ancak söylendi ki, bildirgeler her şey demek değil. HDP’nin barajın altına itilerek “tek parti iktidarı”nı zorlamaya yönelik saldırganlığın püskürtülmesi ihtiyacı HDP’nin parlamentoda güçlü biçimde yer almasını gerektiriyor. Üstelik bildirgede de dile getirilen barış ve -nasıl bir içerik yüklenmeye çalışıldığından bağımsız olarak- demokrasi ve Kürt sorununun eşitlikçi ve demokratik bir temelde çözümüne yönelik talepler kesinlikle desteklenmeye layıktır. Bildirgenin ötesindeyse, asıl desteklenmeye layık olan, sürdürülmekte olan eşit haklar ve demokrasi mücadelesidir. Bu bakımdan destekle yetinmek de değil, yapılması gereken, emperyalist tahakküm ve tekellerle büyük toprak sahiplerinin egemenliğini alaşağı etmeyi, özel olarak “tekçi” zorbalığın önünü kesmeyi hedef alan demokrasi mücadelesini, mümkün olabilecek en geniş güçlerin birleşik mücadelesi olarak geliştirmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder