Pazar, Kasım 01, 2015

Aşk kazansın!

Müge TUZCUOĞLU
Diyarbakır’da üç ay önce bir çikolata fabrikası kuruldu. Çatışmaların başladığı zamana denk düşen ve yoğunlaştığı zamanlara inatla üretime başladı. Bu Diyarbakır’da bir ilkti! Tamam, ne üretim modeli olarak bir alternatif, ne de bir yenilik katabiliyor henüz. Ancak Diyarbakır’da ilk kez kurulan çikolata fabrikası, uluslararası arenada ihracat yapıyor.
Çikolata ve alternatif model sevdalıları olarak soluğu fabrikada alıyoruz. Fabrikanın yeri olarak Antep, İstanbul değil de Amed’in seçilmesinin özel bir anlamı var. Çatışmaların dibinde, ekonomik ve hatta yaşam belirsizliği içinde, hiçbir nakliyat ve yan ürün desteklemesi olmadan bir çikolata fabrikası işliyor Diyarbakır’da. Ticarete aklı basanlar için tam bir çılgınlık! Bizim için ise üst üste soru yağmuru. Aldığımız cevap ise:
“Kürtlük aşkım, ticari zekamın önüne geçti. Ben bu şehri çok seviyorum.”
Aşık olunca ne kadar güzel oluyorsunuz halkım!
Aşk ve korku gizlenemez, der aynı halk. Birinde kavak yelleri, diğerinde gizli bir duman yükselirmiş başının üzerinde. Köpekler gibi hisleri kuvvetli bazı hayvanlar görürlermiş bunu. O yüzden ya sevgini görüp sarılır sana, ya da korkudan kaynaklı saldırırlarmış.
Ben bu hikayeyi, bu güzelliği ve bu aşkı başka bir yerden daha tanıyorum… Şırnak’tan, Hacı’dan! Kendi tercih ettiği ismiyle Siyabend! Bir savaşçı ismi değil de bir aşk ismi çünkü o! Zaten kendisi de bir savaşçı değil de bir aşık edası ile yaşıyor, mücadele ediyordu. Ağabeyi Mehmet, cenazede, kardeşinin aşkının, Siyabend’in aşkının Xece’ye değil, ülkesine karşı olduğunu söylüyordu. Dimdik!
Aşk önlenemezmiş! Korku, kontrol edilebilir. Hacı’nın başının üstünde özgürlük rüzgarları! Köpekler gibi hisleri kuvvetli bazı hayvanlar da gördüler bunu! Sarılan sarıldı Hacı’ya, saldıran saldırdı!
Bizim elimizde özgürlük rüzgarından, sevdasından savrulanlar… Çikolata ile bir aşkın, bir şehir ile bir aşkın buluşması bize kalan… Aşkın en önlenemez hali, iliklerimize dolan!
***
Devrimciler için aşk özeldir! Ve aynı devrimcilerin tarih boyunca önlenememesi de işte böyle bir şeydir! Bir görev, adım, plan, projeden çok bir aşktır çünkü bu! Aşk ile atılır bütün adımlar. Kürtlerin, önderleri Öcalan’ın ufuk açmasıyla “aşkı, sadece karşı cinse değil tüm evrene yönlendirmesi” tartışması böyle bir şeydir! Yokluktan ve hatta bitmişlikte, yepyeni bir dünya yaratma hayali ile ayakta kalmak böyle bir şeydir! İnsanlık tarihi boyunca yaşadığımız, ve son birkaç aydır yinelenen şey budur!
Yoksa hiç kimse ama hiç kimse, bir arkadaşını, ağabeyini, babasını kaybetmesine dayanamazdı. O korkuyu silip yaşayamazdı. Ancak korku yönlendirilebilir, aşk ise yönlendirilemez…
Korktuk. Onlardan çok olmasa da korktuk. Ancak durmadık. Çünkü aşıktık. Deliler gibi! Sırılsıklam! Önüne hiç kimsenin geçemeyeceği kadar çok aşık! Bugün, bunun bir miladı olacak yeniden. Kobanê’nin aşkının yıldönümü gibi, bugün de yeniden bir milat olabilir. Başımızda kavak yelleri, özgürlük rüzgarlarına dönüşene dek esin arkadaşlar! Ki aşk kazansın! Bi şehre, bir halka bizi tutkulu kılan aşk kazansın! Ki barış sefa olsun o kız kardeşimize ve tüm insanlarımıza!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder