Çarşamba, Ocak 31, 2024

Karl Marx moralist midir/Ahlakçı mıdır?

Doğan Göçmen...

Marx’ın moralist veya ahlakçı olup olmadığı sorusu ta 1970’li yılların başında birbirine tam anlamıyla karşıt olan iki farklı görüşü ortaya çıkarmıştır. Bir tarafta Marx’ın eserinde “saklı” veya “entegratif” normcu veya kuralcı bir ahlak teorisi olduğunu savunan sosyal bilimciler ve düşünürler vardır. Bu gruba dâhil olan sosyal bilimciler ve düşünürler, Marx’ın eserinde eleştirisine temel oluşturan bir ahlak teorisinin var olduğunu iddia etmektedirler. Ama varolduğunu iddia ettikleri bu ahlak teorisinin hangi ahlak anlayışına dâhil edileceği konusunda aralarında oldukça farklı düşünceler ileri sürülüyor...

Örneğin, tartışmaya müdahil olanlar arasında Marx’ın ahlak veya karar teorisinin niteliği üzerine oldukça yoğun ve ilginç bir tartışma sürmektedir. Bu tartışmada bazıları, Marx’ın ahlak ve karar teorisini yararcı hazcılık ve mutluluk teorisi olarak tanımlarken, diğerleri saf veya karışık deontolojik ya da yararcı olmayan neticeci ahlak teorisi olarak tanımlıyor. Yine bazıları, Marx’ın ahlak veya karar teorisinin görelici veya nesnelci veya tarihsel gerçekçi olup olmadığını tartışıyorlar. Bunu yaparken, bunlardan bazıları da, Marx’ın çıkış noktasını ya sırf erekçi olarak tanımlıyorlar ya da Marx’ın tasvirci yanı ve normcu yanı veya olan ve olması gereken arasında kopuk bir düalizm kuruyorlar ki, bu yaklaşım Marx’a yabancıdır...

Marx’ın moralist veya ahlakçı olduğunu savunanlar karşısında Marx’ın moralci olmadığını savunan sosyal bilimciler ve düşünürler de var. Tartışmaya katılanlar hangi gruba dâhil olurlarsa olsunlar, hemen hepsi, Marx’ın kapitalizm eleştirisini üzerinde kurduğu temel değerler konusunda anlaşıyorlar. Üzerinde anlaşılamayan soru, bu değerlerin ahlak teorisi çerçevesinde görülüp görülemeyeceğidir. Hiç kuşkusuz, bu iki temel duruş arasında bir duruş saptayanlar da yok değildir. Bu üçüncü gruba dâhil olanlar, genellikle birinci gruba, yani Marx’ın eserinde gerekçelendirilmiş normcu bir ahlak teorisi olduğunu ileri sürenlerle aynı düşüncede olsalar da, bunlardan önemli bir konuda farklılaşıyorlar. Bunlar, Marx’ın eserinde kapitalizm eleştirisini temellendirdiğini iddia ettikleri normcu ahlak teorisinin sınıf çıkarlarından bağımsız olarak ele alınamayacığını belirtiyorlar...

Yani, Marx’ın eserinde normcu, işçi sınıfının sınıf çıkarlarını gerekçelendiren bir ahlak teorisi olduğunu vurguluyorlar. Bu üçüncü gruba dâhil olanlar, Marx’ın ahlak teorisini hüküm süren ahlak ve adalet düşüncesiyle ilişkili ve buna karşı olarak geliştirdiğini ileri sürüyorlar. Ama diğer taraftan Marx’ın ahlakçı olmadığını savunanlarla Marx’ın eserinde ahlakın ve adalet düşüncesinin ideolojik kavrayışlar olarak geliştirildiği ve böylece üstyapının unsurları olarak görülmesi gerektiği konusunda aynı düşüncede olsalar bile, bundan hüküm süren ahlak ve adalet düşüncesinin tek paylaşım kıstası olduğuna dair bir sonuç çıkarılmaması gerektiğini ileri sürüyorlar...

Yani hüküm süren ahlak ve adalet düşüncesine karşı paylaşım kıstası olarak kapitalizmin sınırlarını aşan başka normcu ahlak ve adalet düşüncesi geliştirilebileceğini düşünüyorlar. Bu üçüncü gruba dâhil olanlar, yazılarında Marx’tan hareketle böyle bir ahlak teorisi geliştirmekten çok, kendi düşüncelerini gerekçelendirmek için Marx’ta sadece işçi sınıfının “adalet ve paylaşım teorisi” olduğunu iddia ediyorlar. Bu gruba dâhil olanların düşüncelerine yazının dördüncü bölümünde tekrar döneceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder