Perşembe, Nisan 04, 2019

Sonun Başlangıcı mi, Normalleştirme mi?

RAMAZAN ÖNCEL...
Yerel seçimler sonuçlandı, KARANLIğIN iktidarı önemli üç büyük kenti kaybetti. Henüz kesin sonuçlar açıklanmasada durum bu. Özelikle İstanbul’da kıran kırana bir yarış oldu. Ekrem İmamoğlu’nun yerinde ve soğukkanlı müdahaleleriyle İstanbul Binali Yıldırım’ın “Kazandık” açıklaması ve YSK, AA manipülasyonuna karşı önemli bir mücadele yürüterek (Hala bu süreç sürüyor İstanbul seçimleri mahkemelik) bu seçimlerin gerçek kazananı oldu.
Seçimlerde KARANLIğIN iktidarı önemli bir yenilgi almasada moral olarak yenilgi sendromlu bir grafik çizmeye başladı.
Oy olarak genel anlamda Cumhur partisi olarak yüzde elli bir eksenini korudu(16 Nisan Referandumu, 24 Haziran Başkanlık seçimi oranları hemen hemen aynı)
Yenilgi sendromun nedeni Türkiye sermayesinin üçte ikisini çeviren en büyük dört büyük kenti (Akara, İstanbul, İzmir, Adana) ve Akdeniz Ege tüm kıyı şeridir, İnşaat ve Turizm rantının kaybedilmesidir.
Tüm bu sonuçlardan “Sonun Başlangıcı” sonucu çıkarılabilir mi?
Benim buna yanıtım hayır olacak. Bana göre hala seçim sandık ilişkisi genel anlamda KARANLIğIN iktidarının başkanlığa dayalı iki partili seçim sistemini meşrulaştırma ve normalleştirmesinin bir aracıdır, bu seçimlerde de bazı kayıplar yaşasa da bu misyonunu yerine getirmiştir. Artık parlementer sistemi artığı partiler silikleşmiş, iki ana parti öne çıkarılarak ve bunların ittifaklarıyla fiili olarak ucube tek adam sistemi Başkanlık sistemi olarak 16 Nisan, 24 Haziran ve 31 Mart seçimleriyle yaşama geçirilmiştir.
İkili parti sistemi, Cumhur Partisi ve Millet Partisi olarak topluma yedirildi diyebiliriz. Bu seçimler toplumsal bazda asıl olarak bunu başarmıştır diyebiliriz.
Bu seçimlerin seçim olmadığını, burjuva normlarında bile en son seçimin 7 Haziran’da yapıldığını, sonrasında yapılanların seçimden çok tek adam ve KARANLIğIN meşrulaştırması aracına dönüşen bir zorbalık olduğu görüşümü burda tekrarlama ihtiyacı duyuyorum. Maalesef bazı görece kazanım gibi görünenlere dayanarak bu zorbalığı normalleştirenlerin de bu sürece bilmeyerek katkı sunduklarını düşünüyorum.
Bu zorbalığa dayalı seçimlerin önemi burjuvaziye yeni bir “LİDER” seçeneği sunması. O da Ekrem İmamoğlu olmuştur. “Adam Kazandı” tümcesini akıllara düşürerek bir dönem satışa karşın bir duruşu ifade etmiştir. Bu ülke için bir kazanım olur mu sorusuna verilecek yanıt:sağa karşı ılımlı sağı sola bulayarak sunmanın bu ülkeye bir yarar sağlamayacağı yaşanarak kerelerce görüldü. Ama sermayenin istemi burjuva iktidarlar için her şeyin üzerindedir.
Dikkat edin Ekrem İmamoğlu konuşmalarında en çok vurguladığı sözcük “NORMALLEŞME” ve Bahçeli’den YSK’ ve tek adama mavi boncuk dağıtıyor. Özünde karanlık farkında değil adam KARANLIğIN yapması gerekenleri yani bu düzeni ve bu sistemi normalleştirme misyonunu en tutarlı şekilde yerine getiriyor. Bu konuda da bu seçimlerin en makul sonucudur İmamoğlu.
Bu seçimlerden bir zafer çıkarmak ve buna dayanarak karanlık için “sonun başlangıcı” demek erken bir tespit.
KARANLIğIN seçimlerle gitmeyeceği tezimi yineliyorum.
Toplumsal uyanışı toplumsal itirazı örgütlemeden, KARANLIKLA hesaplaşmayı göze almadan “SEÇİM- SANDIK” oyununa dahil olarak sermayenin karanlık iktidarından kurtuluşun olmayacağının bilinmesini istiyorum.
Bazı aklı evveller bu seçim sonuçlarının KARANLIğIN iktidarına bir UYARI olduğunu söylüyor, hatta bu uyarı sonrası demokratikleşme seçeneğinin masada olabileceğini söyleyecek kadar ileri gidenler var.
Bu seçimlerin bir kazananı da Türkiye tarihinde ilk defa bir ili komünistlerin kazanması oldu. TKP ile Sosyalist Meclisler Federasyonunun ortak adayı Mehmet Fatih Maçoğlu TKP adayı olarak DERSİM’de kazanmasıdır.
Bu aydınlığı ülke geneline bütün ilerici, sosyalist ve komünist çevrelerin büyük bileşik gücüne dönüştürerek yansıtacak bilinçli örgütlü bir mücadeleyi büyütme göreviyle karşı karşıyayız.

1 yorum:

  1. Ramazan Öncel çok değerli bir yorum yapmış..Bırakın Devrimci-İlerici kazanımları Demokratik bile sayılamayacak sulandırmalarla yine BURJUVAZİ kazandı...TEK ADAMA dayalı şiddetini daha da artıracak,halkı dahada işsiz-yoksul bırakacak yönetim anlayışı daha da bilenmiş-öfkeli hâliyle dimdik duruyor...Hayal âleminden uyanılmadığı rasyonel - köklü-yiğit tepkiler konmadıkça bu halk kafasını bir o taşa bir bu taşa çarpmaya devamedecektir.....

    YanıtlaSil