Pazartesi, Nisan 01, 2019

POLİTİKA, AHLAK.GÜÇ,GÜÇ İSTENCİ VE ÖZGÜRLÜKÇÜ SİYASET...

DOĞAN GÖÇMEN...
Elbette güce dayanmadan siyaset yapılamaz. Eyleme kapasitesi eyleme gücünü şart koşar. Fakat salt güç, belki iktidarı ele geçirebilir, iktidarı elde tutabilir, fakat salt güç çok fazla bir şey hareket ettiremez. Gücün hareket ettirebilmesi için kendisine her şeyden önce ahlaken meşruiyet kazanması gerekir. Güç ve iktidar kuramcısı ve egemenin toplum karşısında gücünün koşulsuz yani mutlak olmak zorunda olduğunu vurgulayan Thomas Hobbes’a göre bile güç meşruiyetini basit bir şekilde kendinden almaz, tersine egemenin gücünü ahlaki bakımdan meşru kılan, egemenin “herkesin herkese karşı savaşı” olarak betimlenen durumun son bulması, yaşamın mümkün kılınması, yaşamın muhafaza edilmesi, yaşamın sürekli iyileştirmesi, “ateşkes” ve “ölümsüz barış” veya ebedi barış perspektifidir. Jean-Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi’nde “(e)n güçlü olan, gücünü hat, itaati de ödev haline getirmedikçe her zaman efendi kalacak kadar güçlü olamaz” diyor. Zira Rousseau’ya göre, “(g)üç fiziksel bir şeydir” ve bunun “etkilerinden nasıl bir ahlaksal sonuç çıkarılabileceğini” bilememektedir. Zira “(g)üce boyun eğmek bir irade meselesi değil, gerekliliktir; olsa olsa temkinli davranmaktır.” Fakat bununla uygulanan güç siyasetine ahlaki meşruiyet ve ödev duygusu elde edilemez. Zira eğer “(g)üç nedeniyle itaat etmek gerekiyorsa ödev gereği itaat etmeye gerek yoktur ve insan itaat etmek zorunda değilse artık böyle bir zorunluluk ortadan kalkmış demektir.” Eğer “en güçlü olan her zaman” haklıysa “o zaman yapılması gereken her zaman her zaman en güçlü olmaya çalışmaktadır.”
Rousseau’nun burada eleştirel olarak alaycı bir tonla tartıştığı siyasette sadece gücü kutsayan ve güce tapan yaklaşımı Friedrich Nietzsche “güç istenci” olarak formüle etti. Nietzsche’nin salt gücü kendi içinde bir ereğe dönüştüren siyasete dair bu yaklaşım yanlışlıkla Niccolò Machiavelli’ye ve Hobbes’a atfedilir. Oysa Machiavelli’nin siyaset kuramının temel ilkesi özgürlük için güç istencidir ve Hobbes’un siyaset felsefesinin temel kavramı barıştır veya daha doğrusu “ölümsüz barış”tır. Güç için her şeyin mubah olduğuna dair anlamsız anlayışın savunuculuğu Nietzsche ve Carl Schmitt gibi onun Nazizm’de ifadesini bulan takipçilerinin olduğunu vurgulamak gerekir. Modern klasik siyaset bu konudaki ilkesini Rousseau “… güç hak yaratmaz ve insan sadece meşru güce boyun eğmelidir” diye özetler. Meşru güç gücünü Karl Marx'ın da işaret ettiği gibi özgürlük perspektifinden almaktadır...

1 yorum:

  1. Hobbes böyle rausseau şöyle Nietzsche de şu şekilde buyurdu...Türkiye ozelinde Bunların hepsi fasa fiso.Ahlaķmış,meşruiyetmiş,bunlar bu özellikleri içselleştiren toplumlar için sözkonusu..Avantaci,çıkarcı,yalancı,talancı,ikiyüzlü,veeee alabildiğince ödlek toplumlarmı ahlâk ve meşruiyet arayacak.?Toplumlar lâyık oldukları gibi yönetilirler.Ve bu toplum AKP Genel Başkanına bile lâyık değil.Veee baka sorunu,zeka sorunu,Irak-Suriye içre seferi hümayunlar düzenleyerek milleti canının sağ kaldığını şükrettirecek.Fuhuş muhuşlada olsa hatırı sayılan bir çoğunluk şimdilik karnını doyuruyor.Özel güvenliği,jandarmasi,polisi,bekçisi ile de sokağa korku salınıyor.Yâni şu Ezoptan meşruiyet masallarına boşverin...Ne zaman yağmalayabilecegi yiyecek de kalmazsa bu toplum ancak o zaman LAAAAAANNNNNN N'OLUYO.?der.Eh Türkiye gibi kullanılışlı bir ülkede uzunca bir sure mevcut durum emperyallerin işine geleceğinden bir şekilde devreye girerler....

    YanıtlaSil