Pazartesi, Ekim 17, 2016

"Ben de Sana Onu Söyleyecektim..."

Fatih SEYHAN...
Evrensel köşe yazarı Ender İmrek’in, bir dönem romanı olan “Ben de Sana Onu Söyleyecektim” adlı kitabı Evrensel Basım Yayın tarafından basıldı.
Roman, yüzme bilmeden okyanusa açılan cesur bir işçinin hikayesi. Onun değişip dönüşme süreci aynı zamanda sınıfın örgütlenmesi sürecidir. Kerem’in şahsında işçi sınıfı mücadelesinin ve partileşme sürecinin bir kesiti. Bir örgüt, mücadele, direniş ve aşk romanı…
Ender İmrek, politik yaşamla genç yaşlarda tanıştı. Aralık 1979’da Adana’da gözaltına alındı, birkaç ay tutuklu kaldı. 12 Eylül askeri darbesinden sonra tekrar gözaltına alındı. Aylarca süren polis sorgusundan sonra tutuklandı. Üç yılı aşkın süre cezaevinde kaldı. Yargılandığı davalardan beraat etti. Seksenli yılların ortalarında yeniden politik ve örgütsel çalışmalar içinde yer aldı. Siyasi parti kuruculuğu ve yöneticiliği de yapmış olan İmrek’e, politik çalışmaları, yazıları ve konuşmaları nedeniyle davalar açıldı, cezalar verildi. Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamlı yazılarından dolayı, bir etkinlikte “Dersim” dediği için yargılandı. İşçi çalışmasında, sınıfın ve emekçilerin örgütlenmesi mücadelesinde, Ünaldı dokuma işçileri direnişinin örgütlenmesinde yer aldı.
Gezi direnişini yönetmiş olmak iddiasıyla hakkında açılan davada yaptığı savunmada; “Böylesi bir halk direnişini yönetmekten gurur duyardım. Ama bu, kimsenin özel telkini olmadan kendi iradeleriyle alanlara çıkan milyonlara, baskıya ve şiddete boyun eğmeyen, direnirken hayatını kaybeden, yaralanan, sakat kalanlara saygısızlık olur…” diyerek direnişi savundu. Arkadaşlarıyla birlikte beraat etti. Gazetemizin köşe yazarı olan İmrek “Yolsuzluk, Hırsızlık, Rüşvet Gizlenebilir mi?” başlıklı yazısından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakaret iddiasıyla açtığı davadan da beraat etti.
Gerçek bir işçi romanı
Oldukça güzel bir çalışma çok sürükleyici bir roman. İlk andaki izlenim sonraki okumalarda da perçinleniyor  : Tam bir işçi romanı… Ama olması gerektiği gibi olmuş. Kuru kuruya bir işçi övgüsü değil, işçiyi de tüm özellikleriyle, günahı ve sevabıyla, canlı hayatın içinde ve onun tarafından etkileşime tabii tutulan bir organizma olarak ele almış. Kahramanı, ikincil derecedeki kahramanları hep işçi olan ve işçi sınıfının kapitalistlere karşı mücadelesini çok çeşitli yönlerden yansıtan, zengin içerikli ve anlatımlı bir roman.
Bu eserin en önemli yanlarından birisi, Türkiye’de bilinen yanlış devrimci imajına darbe vurmasıdır. Bunu emek hareketi, politik olarak bir zamandan beri yapmaya çalışıyor, şimdi böylesine bir çalışmada ve edebiyat alanında da bu ideolojik mücadeleyi destekleyecek tarzda ele alınması iyi olmuş. Bu romandaki devrimcinin bir anası, bir babası, bir köyü,işi, iş arkadaşları, iyi ve kötü yanları, bencillikleri ve bonkörlükleri, saflıkları ve kurnaz davranışları, kafasından geçenleri ve pratiğe gerçekten uyguladıkları vb.. vardır. Yani herkes gibi bir insandır ve enerjisini de erişilmez boş hülyalara değil, somut, elde edilebilir ve elde edildiğinde de insanı insan gibi yaşamaya biraz daha yakınlaştıracak ideallere harcamaktadır. (Yazar, yerinde bir müdahale ile kahramanı hep bu mecraya doğru sürüklemektedir.)
Dikkati en çok çeken noktalardan biri de, bir devrimcinin kapitalist düzene karşı mücadeleye atılmasına neden olan sosyal toplumsal sebep ve çelişkilerin, hiç de slogancı olmayan bir tarzda iyi işlenmiş olmasıdır. Bazı insanlar dünyayı bilinçle kavradıkları için kaderlerini işçi sınıfı davasıyla birleştirirken, bazıları da (Kerem’in  hikayesinde olduğu gibi) öncelikle, sömürüyü, ayırımcılığı, emekçinin yoksulluk, cehalet ve çaresizlik içindeki yaşamını taa iliklerine dek hissettikleri ve ona isyan ettikleri için devrimci olurlar. Bilinçle kavrama arkadan gelir.
Bir işçi havzasındaki devrimci örgüt çalışması, gençliğin tükenmez enerjisini işçi sınıfının davasına bağlaması, çok gerçekçi diyaloglarla ve sade anlatımla bunun aktarılması, kitabın övgüye değer yanıdır.  Neyse, işin özeti şu ki, mükemmele yakın  iyi bir çalışma olmuş, yazarının eline sağlık. Size de iyi okumalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder