Kürt illerinde,Beyrut ya da Filistin hali var. Bütün duvarlar delik deşik, kurşun yaraları var. Sokaklarda insan cenazeleri ile birlikte hayvan leşleri yatar. Cenazeler morglara sığmaz olmuş. Polis barikatları yasak alanları işaretler. 12 Eylül, hukuk dahi bu bölgede mumla aranır olmuş. Savaş ve darbe iç içe geçmiş! Darbe manzarası altında toplum ıslah edilmeye uğraşılmakta. Konuşanın ağzını tıkamak için hemen soruşturma açılması…
Nereye baksan orada ölümün rengini görmek bir biçimde kaçınılmaz olmuş! Bu öldürmelere karşı çıkanların yakasına yapışmak da sıradanlaşmış. Ağzını açana hain, işbirlikçi, ajan yaftasını yapıştırmak sakız çiğnemeye benzemiş. İnsanları suçlamak da öldürmek de sıradanlaşmış. Hani meydanlarda bağırarak çektiğiniz o nutuklarda “yaratılanı yaratandan dolayı sevme” nağmeleri! Yoksa sevginiz ölümün kalleşliği için de tuzla buz mu oldu? Ya da iktidar olma isteğiniz insanlığınızı mı bitirdi? Çocuklarının gözü önünde öldürdüğünüz ana ve babalarin ve gözü önünde öldürdüğünüz çocuklar insanlığınızın mihenk taşı mı oldu? Ne dersiniz? Anne karnında öldürdükleriniz ile daha dünyaya yeni merhaba demiş bebekleri öldürme mantığınız “yılanın başı küçükken ezilmeli” özdeyişiniz de mi saklı?
Bütün bu yaptıklarınızın sizlerin ne kadar dindar ve kindar olduğunuzun kanıtı olarak önümüzde durmakta! Tarih sizleri egemen olmanın zulmüyle anacağını da unutmayın. Tarihte hiçbir zalimin defteri asla kapanmaz! Belki de Hitlerin o alçaklığı, gaz odaları, sizin yaptıklarınız yanın da çok masum sayılacak! İnsanlarla savaştınız diyelim! Peki hayvanları niye öldürdünüz diye sormazlar mı? Sorarlar, hem de nasıl sorarlar!!! Darbecileri eleştirmekle kendi yaptıklarınızı kapatacağını sanıyorsanız, aldanıyorsunuz. Anayasa tartışmaları ya da yasal düzenlemeler sizleri asla kurtaramaz. Bu yaptıklarınızın bedelini ödemeden kurtulmanız çok da mümkün değil. İnsanları hedef göstererek boyun eğeceğini düşünüyorsanız Kenan Evreni düştüğü hali hatırlamanızda fayda var.
O da sizin gibi dediğim dedik çaldığım düdük derken onun çocuğu olarak sizler ona karşı aldığınız tutumu düşünün! Yârin sizlerin akıbetinin onlardan daha iyi olmayacağını da bilin! İnsanlık tarihi hep egemenler tarafından yazıldığını düşünerek o acımasız tarafa sığınmanız sizi kurtarmaz! Tarih ezenlerin, hep korku içinde yaşadıklarını da hatırlatırlar insanlığa. Bütün diktatörler, yaptıkları gaddarlığın korkusu içinde yaşarlar. O korkunun ağır yükü altında yaşayarak, ölümü her an yaşıyacaklarını da bilmenizde fayda var! Ölüm, Pinokşeti gezmeye gittiği yerde insanlığa karşı işlediği suç nedeniyle yakaladı. İnsanlığa karşı işlenen suçlar asla affedilmez.
Şimdi düşünün o ölü evlerini. Buzdolaplarında saklanan o çocuk cesetlerini. Panzerlerin arkasına bağlayarak sürüklediğiniz insan cesetlerini. Sınır kapılarında aylarca beklettiğiniz insan cesetlerini hatırlayın. Toplu katliam yapacak çetelerin eylem yapmadan suçlu sayılamayacağına dair yaptığınız açıklamaları hatırlayın. İşkence yapıp öldürdükten sonra cinsel organlarını keserek sokaklara bıraktığınız insanları düşünün. Sokak ortalarında günlerce bıraktığınız cesetleri hatırlayın. Dosyanızı kendiniz hazırladığınızı da bilin. Düşünün! Tarih karşısına çıkmaya hazırlanın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder