Çarşamba, Eylül 28, 2016

Partili olmak...

HABER MERKEZİ : Partili olmak, yaşamın iki ayrı düzeye bölünüp parçalanmasına izin vermemektir.
Partili olmak eski dünyaya ait olan ve tanım öğelerini yalnızlığın, bencilliğin, çıkarcılığın, yararcılığın ve fırsatçılığın oluşturduğu burjuva birey kavramının yerine örgütlü; bu yönüyle çoğalmış, güçlenmiş, yalnızlıktan kurtulmuş, kendisini mülkiyet ilişkileri ve eşyaya dayalı hesaplarla belirleme kısırlığından arınmış, mücadeleci, yaratıcı, dönüştürücü yeni bir birey kavramının geçirilişidir: Partili olmak, "Leninist militan tip"e dönüşmek, gerçek birey olmaktır.
Bu yeni "birey"e göre özgürlük, burjuvazinin hep istediği gibi rastlantısallık izlenimine boyun eğmek, kendine varolan sınırlar içinde sunulan seçenekler arasında seçim yapabilmek değildir. Özgürlük, toplumsal yaşam içindeki ilişkilerin tanınması, birbirinden ayrı ve bağımsızmış gibi görünen alanlar arasındaki gizli bağıntıların kavranması ve bu kavrayışla eldeki malzeme yani toplumsal yaşam üzerinde işlem yapabilir hale gelmektir. Dünyayı değiştirmek için girilen eylem; devrimci eylem, özgürlüğün kazanıldığı biricik alandır. Partili olmak özgür olmak demektir.
Mal-mülk hırsıyla, kişiler arasındaki rekabet ve iktidar hesaplarıyla, kadın ve erkek arasındaki cinsel egemenlik ilişkisiyle kirlenmiş burjuva birey için duygu ve "mantık" daima birbirinin karşısına koyulan, birbiriyle çelişen iki insanlık durumudur. Buna göre duygu, bir zayıflık "mantık" ise insanca bir erdemdir, bu iki sürecin çatışması durumunda insanın, mantığına uygun seçimler yapması beklenir. Ve aslında "mantık"lı olmak, özel mülkiyet sisteminin çıkarları doğrultusunda davranmak, burjuva ahlak ilkelerini tehdit eden durumlara düşmemeye, günlük yaşam içindeki ilişkilerde alışılmış çizgiden çıkmamaya çalışmaktır... "Leninist militan tip"in eyleminde duygusal süreçlerle "mantık" arasında bir çatışma görülmez. Ona göre duygu ne insani bir zaaf ne de mantığını tehdit eden bir zayıflıktır.
Burjuva dünyaya ait olan bu bölünmüşlük ve çatışma, politik ilkelerinde tutarlılık olan ve yaşamının hiçbir alanını siyasal eylemin dönüştürücü etkisinden uzak tutmayan onun hayatında, barınacak bir yer bulamaz. Duygulan amaçlarıyla uygunluk içindedir. Duygu ve "mantık" arasındaki eski uzlaşmazlığın bu yıkılışı ise yeni bir insani olgunluk düzeyine ulaşmak anlamına gelir.
Partili olmak bu açıdan; insana tamamlanmaktır.
Tutarlılık, bir partilinin en önemli karakteridir. Bu, hem söz ve eylem arasında, teoriyle pratik arasında bir uygunluk olarak anlaşılabilir, hem de yaşamın bütün alanlarına bakışta ve olayları yorumlayışta değişmeyen bir kritere sahip olmak anlamına da gelebilir. Bir partilinin her tür eylemi ortak bir çizgi üzerinde birleşir. Bu çizgi, devrimci mücadelenin ihtiyaçlarıdır. Tutarsızlık; yaşamın her alanını kesecek düşünsel bir çizgiye sahip olamamak, dünyayı bütün ilişkileri içinde tanımakta bir eksiklik ve bir problem doğurur. Bu ise devrimcinin eylemini burjuva sızıntılara açık tutar, ilgi duyulmayan bir konu, ertelenen bir sorun, yüzleşilmekten kaçınılan bir durum tutarlı pratiğin ve tutarlı bir teori oluşturmanın önünde yanıltıcı engeller oluşturur. Bir partili, bu yüzden içinde yaşadığı dünyanın bütün yönleriyle ilgili ve ilişkili olan insandır.
Bu yazi Özgürlük dünyası dergisinden alinmistir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder