Pazar, Aralık 06, 2015

Ocak 2016’da ne olacak?

Uzm. Dr. Gökmen ÖZCEYLAN
İşyeri Hekimi

Bu soru da nereden çıktı diyebilirsiniz. İsmail kardeşlerimin işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamak için hükümetin iyileştirme paketlerinden birisi daha 2016 ocak itibariyle yürürlüğe giriyor. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının fabrika ve işyerlerindeki çalışma süreleri uzatılıyor.
Yeni olmayan ancak yürürlüğe yeni girecek olan bu yasaya göre işyeri hekimlerinin ve iş güvenliği uzmanlarının süreleri artıyor. İlk bakışta doğru bir düzenleme olarak görünen bu yasanın altını biraz eşeleyince bakın neler çıkıyor karşımıza. 6331 sayılı İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Yasa’mıza destek olması için çıkarılan yönetmeliklerde önemli bir eksiği hep dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım.
SÜRE YETERSİZ
İsmaillerin bir fabrikadaki sayısına göre ve tehlike sınıfları kriterine göre çalışma ve hizmet sunma saatleri belirlenmişti. Bizler bu saatlerin bir işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olarak çok eksik olduğunu düşünüyoruz. Örneği belki çok fazla verdim. Mesela bir fabrika örneği size; kimya fabrikası ve bu fabrikada dört tane kocaman kimyasal maddeyle dolu tanklar mevcut. İşlerin tamamına yakını otomasyon sistemleriyle ve bu tankerlerin içerisinde depolanarak bazı kimyasal işlemlerden geçiriliyor. Sonra bu tankerlerden araçlara alınıp çeşitli fabrikalara ham madde olarak iletiliyor. İşyeri hekimliğini bir yıl süreyle yaptığım bu fabrikada, Fabrikanın dağılım yüz ölçümü o kadar büyük ki, risk analizinde o kadar fazla kritik alan var ki, sadece çalışan İsmail arkadaşlarımın değil belki doğabilecek bir aksaklıktan bütün Çerkezköy risk altında olabilir. Ancak bu fabrikada toplam 12 tane İsmail arkadaşım tankerlerle ve 4 tane arkadaşım ise büro emekçisi olarak çalışmakta. Yasaya göre 2015 yılının sonuna kadar buraya verilecek iş yeri hekiminin hizmet saati ayda 2 saat. Uzmanın çalışma saati ise ayda 4 saat. Düşünsenize bu büyüklükte bir kimya fabrikasına ayda iki kez gidip, sadece bir saat kalıyorsunuz. Her gidişinizde sadece alanı gezseniz süre doluyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için diğer yapılacak hizmetleri kısaca düşünürsek. Ne zaman muayeneler yapılacak?
Ne zaman eğitimler verilecek?
Ne zaman saha denetlenecek?
PEKİ NASIL UYGULANACAK?
İşte bu sorulara verilecek cevap olmadığı için itiraz ediyordum. Böylelikle hele devlet eliyle piyasanın vahşi kurallarına terk edilen bu alanlar bir de ortak sağlık ve güvenlik birimi (OSGB) denilen maddi amaçlı kurumların eline verilerek bu hizmetlerin kağıt üzerinde işverenleri koruyan bir mekanizmaya döndüğünü, İsmaillerin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının imkansız olduğunu defalarca yazdım.
İşte yıllarca bu saatlerin azlığını sizlere anlatmaya çalışan sahadaki bir işyeri hekimi olarak şimdi arttırılan saatlerle yaşanabilecek sorunlara da değinmek istiyorum. Son çıkarılan yönetmeliğin resmi gazetede yayımlanmasıyla birlikte Bu saatlerde yüzde 75’lik bir zaman artışı 2016 ocak ayından itibaren uygulanacak!
Ama nasıl?
Bu dönem içinde herhangi bir işyeri hekimi sayısında artış olmadı.
Özel bir iş güvenliği uzman sayısında artış olmadı.
Çalışma koşullarındaki artan işyeri sayısı ve işçi sayısını ise rakamsal olarak tam net bilmiyoruz. Ne kayıt dahili işyeri sayısına  hakimiz ne de işçi sayısına. Kayıtlı olmayanlar da bunun cabası.
Ne demek istiyorum bir örnekle anlatayım. Bölgemizin önemli OSGB’lerden birisi; şu anda yaklaşık 250 tane irili ufaklı işletmeye iş güvenliği ve işçi sağlığı hizmetlerini sunuyor. Şu anda bünyesinde 11 işyeri hekimi 13 tanede iş güvenliği uzmanı barındırıyor. Bu OSGB’nin yöneticisiyle yaptığım sohbeti aktarayım size. “Hocam uykularım kaçıyor. Ocak ayında aynı sayıdaki firmaya aynı hizmeti götürebilmem için tam yedi tane daha işyeri hekimine sekiz tane de iş güvenliği uzmanına ihtiyacımız olacak. Yaklaşık bir yıldır buna hazırlanıyoruz. Ancak piyasada işyeri hekimi yok hocam” diyor.
Evet bu yasada ki düzenlemeyle şu anda aktif çalışan işyeri hekimlerimize ek olarak bir yüzde 75 daha fazla işyeri hekimi ihtiyacı olacak bu ülkenin. Ancak bu kadar işyeri hekimi yok.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Bugünkü yazımda ne yapılabilirdiyi tartışmayacağım. Ama bizi nelerin beklediğini biraz açmaya çalışayım. Aynı OSGB’de çalışan bir işyeri hekimi arkadaşımla biraz da bu durumu sohbet edeyim dedim. Sizi ne bekliyor ocak ayından sonra?
“Hocam vallahi kaygılıyız” diyor ve devam ediyor: “Ne olacak biz de bilmiyoruz.” OSGB’ler acaba bize daha fazla çalışın mı diyecekler. Bu fazla çalışmanın yasal altyapısı yok. Ücretler ne olacak. Bizim de hak gasplarımız gündeme gelebilir. Firmalar OSGB’lere bu değişen saatlere göre ödeme yapacak mı bu saatlere göre yapılacak fazla ödemeler bizlere yansıyacak mı?”
Bence çok iyi ve yerinde sorular.
Ben size soruları arttırayım. İşyeri hekimi açığı tüm sahayı değiştirecek özelliklere sahip olacak gibi. Serbest piyasa ekonomisinin kuralları gereği OSGB’ler arasında personel kapma ve daha çekici teklifler ortaya çıkabilir. Bunun neresi kötü diyebilirsiniz ama şu sonuca da ulaşma riskimiz yok mu bu dönemde oluşacak ciddi yer değiştirmeler ciddi boşluklar yaratabilir. İş sağlığı ve güvenliği istikrar isteyen bir alan bu alanda doğabilecek tüm boşluklar bize iş kazası olarak dönme potansiyeline sahip değil midir?
İşyeri hekimi boşluğu nasıl doldurulacak? Ülkemizdeki doktor açığını da düşünürsek yakın gelecekte bu açığın kapatılması da mümkün görülmüyor.
Gelelim iş güvenliği uzmanlarının durumuna. Orada da farklı kaygılar bizi bekliyor. Ülkemizdeki işsiz mühendis ve fen edebiyat mezunu işsiz arkadaşlarımızı bu durum ciddi şekilde iş güvenliği uzmanlık alanına çekmeye başlıyor. Bu arkadaşlarımızın sahaya dahil olması bir yandan olumlu bir gelişme iken böyle riskli ve sorun yumağı içine tam bir eğitim almadan ve ciddi tecrübe eksiği ve ciddi bir denetleme eksiği mevcutken girmeleri bize yeni iş kazaları olarak geri dönme riskine sahip.
GÖRÜNEN KÖY...
Yine söylemekte hiçbir sakınca görmüyorum. Altyapısı oluşturulmadan çıkarılan yasalar bize, İsmail arkadaşlarıma sadece iş kazası, hak gaspı ve facialar olarak geri döndü şimdiye kadar. Bu yeni yasanın da bu ve buna benzer sonuçları olabileceği endişesindeyim. Tabii ki önceden bir şeyleri tahmin etmek ayrı bir şey, öngörü sahibi olmak ayrı. Benim elimde yeterli veri var. Ve sanki bu veriler bir tahminden çok bir öngörü olarak duruyor önümde. Umarım ben yanılırım, umarım bunlar sadece tahmin olarak kalır ve yanılan ben olurum. Ancak görünen köy de kılavuz istemez.
Bir sonraki yazımda bu yanlıştan nasıl dönülür ve hangi düzenlemelerle bu yanlışın bizlere artan iş kazası ve artan meslek hastalığı olarak dönmesine engel olunabilir ona değinmeye çalışacağım.
Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder