Salı, Aralık 30, 2014

İlk kez bir işçi direnişi gördüm...

Ufuk DEMİRKOPARAN
İstanbul Üniversitesi Öğrencisi/İstanbul

İşçi sınıfı burjuvazi tarafından yüzyıllardır din, mezhep ve ırk kullanılarak bölünmeye çalışılıyor. Genellikle başarılı da oluyor. Ancak bunun bir gün aşılacağı işçi direnişlerinde anlaşılmaktadır.
Katıldığım ilk işçi direnişi olan Ülker direnişi bunu bana kanıtladı. Orada bir Kürt ve bir Türk’ün, bir ateist ve bir dindarın aynı sofraya oturup muhabbet ettiklerini gördüm. Burada burjuvazinin, egemenlerin bütün çabalarına rağmen Ülker işçileri haklarını elde etme yolunun birleşmekten ve birlikte direnmekten geçtiğinin farkına vardı. Bizlerinse işçi sınıfına olan güveni ve kurtuluşumuzun onların yolunda olduğuna inancı bir kademe daha yükseldi.
İşçilerin sıcakkanlılığıysa ayrı bir konudur. İşçilerin paylaşımcı ve samimi yaklaşımları direnişlerine destek olma ve onlarla birlikte sınıf mücadelesi içinde olma isteğimi daha da perçinledi, beni bu davaya daha çok bağlanmaya itti. Ayrıca önceleri uzak kalan fabrika içindeki diğer işçilerin, direniş çadırının yanından geçerken selam vermeye başlaması içimdeki umut ışığını daha da arttırdı.
Ülker direnişinin önemini kavramam için Ülker’in geçmişine bakmam gerekti. Uzun zamandır en ufak bir hareket bile olmayan Ülker’de bu direniş sınıf hareketi için büyük öneme sahiptir. Yıllardır sadece muhafazakar işçilerin alındığı fabrikada işçilerin haklarını arama yoluna gitmemesi doğaldır. Çünkü egemenler işçilere her zaman şükretmeleri gerektiğini öğütler. Ama hiç biri haklarını aldıktan sonra şükret demez. Bu yüzden buradaki direniş -işçilerin sayısı ne kadar az olursa olsun- Türkiye ve dünya sınıf hareketine önemli şeyler katmıştır.
Direniş süresince işçileri hiç yalnız bırakmayan Emek Gençliği, benim de onlarla buluşmama vesile olarak canlı bir işçi direnişi görmemi sağladı. Bu sebeple onlara teşekkürü borç bilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder